
“Derdini al da gel” Sosyal Destek Grupları
Güvenli Bir Çemberde Birlikte İyileşmek
Bir derdin var. Sessizce taşıdığın, kimseye göstermediğin ağır bir yük. Gün gelir, yükün omuzlarını çökertir, nefesini daraltır. Hayatın renkleri solmaya başlar.
Peki ya senin gibi hissedenlerle bir araya gelsen? Paylaşsan, yükünü birlikte taşısan nasıl olurdu?
Bir çember hayal et. Önce sessizlik olur…
Sonra bir ses yükselir: “Ben de…” der biri. Senden sonra kendi hikâyesini anlatmaya başlar. O kadar tanıdıktır ki hikâyeniz sanki yollarınız birleşir. Bir başkası senin dün hissettiklerini dile getirir. Diğeri, aklından geçenleri söyler. Gözlerde, seslerde kendi hikâyeni bulursun. Paylaştıkça hafiflersin, duyuldukça güçlenirsin. Bir yabancı gibi girdiğin odada herkes sana tanıdık gelir. Eski bir arkadaşını bulmuş gibisindir, ama aslında kendini bulursun. Kimse öğüt vermez, kimse seni yargılamaz. Kırılganlığın, eksikliğin, utancın kabul edilir. Şefkatle kapsanır. İçindeki kırgın çocuk görülür.
Herkes kendi yüküyle gelir ama kimse onu tek başına taşımaz.
Birinin umudu diğerinin cesareti olur.
Ve işte tam orada, birlikte iyiye doğru bir adım atılır.
“Derdini al da gel.”
Uzman Klinik Psikolog ve Sanat Terapisti Ezgi Turan tarafından yürütülecek tematik ve kapalı bir grup terapisidir.


Alkolle İlişki
Önceden seni mutlu eden şeyler artık heyecan vermiyor mu? Sabahları yorgun, bitkin, kendine kızarak mı uyanıyorsun? Sevdiklerinden uzaklaşmış, kendinle bile bağını yitirmiş gibi mi hissediyorsun? Zihnin bir sis perdesinin ardında, hiçbir şeyi net göremiyormuş gibi mi? ” “Bunu değiştirmeliyim” diyorsun ama nereden başlayacağını bilemiyor musun?
Bazen sadece bir kadeh rahatlatır gibi gelir… Sonra bir tane daha, bir tane daha… En başta kontrol sendedir, ama bir bakarsın ki günler, geceler birbirine karışmış. Kendine verdiğin sözler boşa gider. İçindeki boşluğu dolduracağını sandığı şey, seni senden uzaklaştırır.
Bağımlılık, kişinin kendine ve çevresine olan bağlarını zedeleyen, yalnız bırakan ve içine kapanmasına neden olabilen bir süreçtir. Ancak bu gölgenin ardında her zaman bir ışık vardır. Yeniden hissetmek, hayata dokunmak, sevdiklerinle bağ kurmak, kendini yeniden şefkatle kucaklamak için kendine bir şans ver. Güvenli bir çemberde, seni anlayanlarla birlikte, yargılanmadan konuşabileceğin bir alan var.
.
.
.


Depresyonun Gölgesi
Sabah uyanmak, konuşmak, hiçbir şey yapmak istemiyor musun … önceden sevdiğin ve neşe verenler eskisi gibi hissettirmiyor mu?. Yorgunsun ama uyuyamıyorsun, açsın ama yediğin hiçbirşey lezetli gelmiyor. Sanki zihnin durmuş gibi düşüncelerin yavaş mı. İçinde dolmayan bir boşluk var gibi Kendine kızıyor, geçmişi sorguluyor, geleceğini göremiyor musun. Bazen tüm bunlar hiç geçmeyecekmiş gibi mi hissediyorsun…
Gözlerinin önünde dünya dönerken, sen bir kenarda durursun, yataktan çıkmaya bile halin yoktur.. Neşesiz, huzursuz ve yorgunsundur. Yorgunluk, sadece bedeninde değil, ruhun en derininde hissedilir. Bir sis bulutu sanki her şeyin üzerini örtmüş, hayatın rengini soldurmuş gibidir..
Adım atsan bir boşluğa düşecek yada, kaybolacak gibi hissettiryor Dünyaya karışmaya mecalin kalmadıysa haydi gel…
.
.
.


Kaygıyla Yaşama
Zihnin hiç susmuyor mu? Bu tehlikeli dünyada kendinin ya da sevdiklerinin başına bir şey geleceğine dair aklına türlü senaryolar mı geliyor? hatta bazen gözlerinin önünde canlanıyor, için sıkılıyor, kalbin hızla çarpıyor mu?
Kaygı tüm bedenini sarar, bazen düşüncelerini esir alır. “Ya yanlış yaparsam?”, “Ya koruyamazsam” “Ya her şey kontrolümden çıkarsa?” diye sorup durursun. Hiçbir şey yolunda gitmeyecekmiş gibi gelir. Gece uyuyamaz, gündüz rahatlayamazsın. Dışarıdan görünmez bu endişe boğazında geçmeyen bir düğüm ya da midende bir taş gibi her yerede kendini hisseetirir
Gelecek dediğimiz günler neşeli ve renkli bir umut ışığı taşımıyorsa, belirsizlik içinde bir sürü olumsuz ihtimalin altında nefesin kesiliyorsa haydi gel..
.
.
.


Kendine Dönüş
Bazen hayata baktığında, İçindeki bir ses şöye der: “Ben kimim?”
Bazen mutlu bazen mutsuz yaşanmış onca yıl, sorumluluklar, roller… Her şey yerli yerinde görünse de içinde derin bir eksiklik, tarifi zor bir boşluk var. Yaşananlar senin hayatın mı, yoksa başkaları için kurduğun bir düzen mi?
Belki de yıllardır “güçlü ol” dediler, “başarılı ol, uyum sağla, kışkırtma, üzme, sarsılma”, beklentileri karşılamak için kendini unuttun. Kendi isteklerini bastırıp başakasının aynasında var olmaya çalıştın. Hayatta kalmak için, sevilmek için, kabul görmek için bir maske taktın yüzüne. Yıllardır görülmeyi bekleyen bir yanın var.
Şimdi başarıların da anlamını yitirirdi, zaferlerin artık o kadar da önemli görünmüyor.
Bu grup, “Ben kimim?” Sorusuna korkmadan bakmak isteyenler için. Birbirimizin aynasında bakışımız daha net, sözcüklerin ve sessizliğin içinde ortak bir hikâyeyi paylaşmak, anlamı dışarıda değil, içeride bulmak istiyorsan haydi gel..
.
.
.


Zamana Sarılmak
Bazen aynaya baktığında, İçindeki bir ses fısıldar:
“Bu çizgiler ne zaman oldu? Bu eller, bu yüz hangi ara bu kadar değişti?
Yıllar geçmiş ve izlerini usulca dokumuş bedenine, ruhuna.
Her çizgi bir kahkahanın, bir gözyaşının, bir direnişin hikâyesi. Kaybettiklerin mi, değişen bedenin mi, yoksa zamana karşı duyduğun kırılganlık mı seni sarsan?
Belki de yıllardır genç kalmanın, güçlü olmanın, kusursuz görünmenin peşinde koştun.
Belki her doğum gününde biraz daha sıkı sarıldın hayata, biraz daha derin gizledin korkularını.
Ve şimdi, durduğun yerde, zamanın avuçlarında biriken inceliklere, kayıplara ve mucizelere bakıyorsun.
Bu grup, geçip giden zamana ve yaş alma korkusuna cesaretle dokunmak isteyen kadınlar için.
Geçiciliğin korkutucu değil, dönüştürücü bir güce sahip olduğunu hatırlamak için.
Gençliği geride bırakırken büyüyen başka bir güzelliği görmek, zamanla savaşmadan yaşama kök salmak isteyenler için.
Eğer, kayıpların içinde kendini bulmak, değişimin içinde daha derin bir hayat kurmak istiyorsan,
haydi gel…
.
.
.


Umutsuz Aşıklar
Ona her bakışında için erir, kalbin yumuşar, aşktan gözlerin dolar, bedenine sığamazsın. O dünyadaki tüm güzelliklerin temsili, en kusursuz, en şefkatli, en güçlü, en en endir. Ancak onunla kendini tam, eksiksiz ve dünyayı kaldıracak kadar güçlü hissedersin. O varken değerlisin, hayatın anlamlı ve yaşanmaya değer gibidir. Ancak her başlangıcın bir bitişi, her bir araya gelişin bir ayrılışı vardır. Hatta bazen bir araya gelemeden, hikaye yazılamadan sonlanır. Aklında sadece güzel anlar kalır,
Onsuz Yarım kalmış, dünya kararmış gibiysen, bir türlü unutamıyor ve yola devam edemiyorsan. Her surette onu arıyorsan, zihninde o hayalin büyüsüyle bitmesin diye uyanmak istemiyorsan
Bu grup, sevip de kavuşamayanlar için.
.
.
.


Erkekler İçin: Performanstan Anlama
Bu hayat her daim güçlü olmanı talep ediyor. Dayanıklı, başarılı, çözüm üreten…
Ve sen çoğu zaman, sorgulamadan, hiçbir şey hissetmeden bu yükü taşıdın, korkularını göstermedin, kaygılarını sakladın.
Bedenin ve zihnin artık bu yükü taşımak istemiyor, fazlalıklardan ve sahte beklentilerden özgürleşmeyi arzuluyorsa haydi gel…
Burada performans yok.
Başarı yarışı, güç gösterisi yok.
Sadece olduğun yerden, olduğun hâlinle bakabileceğin güvenli bir alan var.
Yıllar geçerken anlamın, derinliğin ve gerçekliğinin hak ettiği değeri birlikte bulabiliriz.